çöl

Cöll..

Çölün sahrasına inen çiğ tanelerini üstlenmiş kervancı yükünün arasında gönlümün hazinesi sahibi için o uzun yolun ince tepelerinden gün batimi esintisinin tenleri okşayan lütufkâr geniş cehresidir elif.

Nedir çarşaf gibi üzerimi örten kum deryasının arasında gece karanlığında, ardımca yürüyen gölgemin mihmandarı. Yoksa gönül alemimin çiğ tanesi mi? Üzerime serpilen ufuk çizgisinden inen fahri kâinatın sevdiği o mübarek gül ve elif.

Gecenin karanlığı gözümün rengindendir, sevdiğimin sonsuz delici bakışlarından kalbe nüfuz eden sireti ilahi cehresini saran nurudur gönül karanlığımı aydınlatan ey bu nüktelerin yazılmasına sebep olanım.

Süleyman sözünü geçirtemediği hüdhüd oldu şu yüreğimin güftekari, görmezmisin mescidine 18 bin alemin secde ettiği kıble sensin. Musa'un kalbinin dayanamadığı sinada rabbini gördüğü ateştir, benim yüreğimde taşıdığım o ateş...

Koca alemi bindir isimi bir isminde toplayan elif. Her ne görür ve biliyorsan bilesin ki; Alemin, isminin bini bir kendini gösteren, nuru ilahimin fıtratı en güzel, sureti kendinden, mayası nurundan halk ettiği ademin alnına düsen nuru gül.

 O gördüğüm cemal insanlığın zirve noktası.

İlim ve irfanın efendisinin gül ile elifi kâinatın kendisi için yaratıldığı ve henüz tanımadığı zatinin nurani siması. 

Varlığımın ise ekberiyet sırrı.

İşte beni alemimin bini bir tek yürekte atan kalbim, suretin elifin nurudur, beni bende yok eden şu alemde onunla Fena fir resul bedenim.
....

İki göz bir görüyor, iki gönlün ayrılıkları nedendir.

Alemi cihanın ömürlük masiva İsmaillin ateşi rabbinden ayrıldığı gündür ki; kavuşmak için kavruluyor. İnsani kamilin nuruna kavuşturacak, gönül nurunda yatıyor.

Aşığın dayandığı kıblegahımdır o elif ve gül, sevdiğinin yüreğine akan o Kevser'in mabedini güzelleştiren gizli bahçesine acılan kapının ardında onu sonsuzluğa götürecek, nafile ibadeti aşkı, sahibesine gönül tepsisi ile sunulduğu gerçek varlık ve canimin yokluktaki vahdaniyet,  hürriyet benliğime özgürlüğü veren şu uçsuz bucaksız deryada hiçliğimin sessizliğidir, seni bana yakın eden. 

Ey başına topraklar çalacak olanı sen kimsin söyle; soyle ki: karsında ki rahmanin müsemması haddini bilsin, bu halde olan Mecusi'de olsa aşıklar için gönülde perde yoktur, 
Artık sidretul müntehada olan o yürek için, bir dileğin, arzuhalin serin esintili gün batımının tenlere hayat veren lezzeti sendedir.
Bilmezmisin babanın evlada nazari neredendir, bu beni alemi ayakta tutan sensin.

Lisanin isa'nin lisanindendir, ölülere hayat veren gönül padişahim, göklerden kovulan ademin torununun yeryüzündeki kalbi bedenini tekrar göklere çıkartacak olan kum bi-iznillah sırrının gönül varisi yoksa bu güzelliğinin farkında değilmisin, Kün feyekun sana bakıyor görmezmisin. 

Yüreğimin kabrinden kaldır kendini.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

"RA" (O) - Birin yasası

Yer çekimine karşı koyabilecek yeni özel elektro manyetik bir motor ve 3-6-9 arasındaki ilişki neden bukadar önemli.

Mısır Firavunu Akhenaten’un Tanrı Aton’a yazdığı şiir